14 Ekim 2012 Pazar

Sapak


Bazen, öylece oturup söylenmiş cümlelerin aklına yetişmesini beklerdi.Kimsenin onu izlemediği zamanlarda, bedenini oracıkta  bırakır ve hayallere dalardı.Ama öyle dünyevi kurallara aykırı hayallerden değil.Gelecekte olabilecek hayallerden de bahsetmiyorum.Geçmişte yol ayrımlarında bıraktığı parçaların yardımıyla o karar anına dönüp, seçmediği yoldan saptığı hayaller bahsettiğim.
O gün hava çok soğuk değildi bir kasım gecesine göre ama yinede titriyordu oturduğu yerde.Ceketinin ceplerini delip geçmek ister gibi yumruk halindeki ellerini sıkı sıkı bastırıyordu.Omuzlarını mı dikmişti yoksa kafasını mı gömmüştü, kestirmek zordu.Yol boyunca uzanan banklara eşlik eden sokak lambalarından en loş olanın altında oturmuştu.Sokak lambasının içinde kapalı kalmış bir sinek sürekli kendini cama vurup sersemliyor ve dönüp yanan ampüle konuyordu.Oturduğu yerden bir kaç dakika bu tekrarları izledi.Sonunda sinek pes etti ve kanatlarının üstüne düşüp bir kaç bacak hareketinden sonra tamamen durdu.Basit bir lekeye dönüşen sineğe ilgisini anında kaybetti ve kafasını tekrar önüne eğdi.Gözlerini kapatıp burnundan kokusuz derin bir nefes aldı.Etrafında varlığını hissettiği tek canlıda sessizliğe gömülmüştü.Bugün, bu saat sondu.Bir veda gerektirmeyecek şekilde çekip gidecekti.O an, o mekan, o rüzgar.. Her şey onun bu sahneyi oynaması için vardı.Hayatı boyunca kırmızı, ağır kadife perdeyi hep sırtında taşımıştı.Ve gittiği her yere eskimiş, yıpranmış parke sahnesini götürmüştü.Bu sefer pek seyircisi yoktu, olsaydı da yapacağı finalden sonra alkış seslerini duyamayacağını düşünüp bunu pek sorun etmedi.
Birden kendisinin bile beklemediği bir anda ayağa fırladı.Az önce oturduğu banka dönüp selam verdi, ve konuşmaya başladı :
” Ey zavallı benlik! kuralları biliyorsun.
Bir parçanı ardında bırakacak kadar ikilemde kaldığın sapaklara dönebilirsin ancak.
Saptığın en son yol ölümüne getirdi seni.
Bu sahnenin kulisi yok.
Bu sahnenin provası hiç alınmadı.
Senden başka kimseye bilet satılmadı.
Şimdi, sahne senin! “
Belinden içinde tek kurşun olan silahı yavaşça çıkardı, horozu kaldırdı ve her saniye artan vazgeçme dürtüsünden sıyrılıp hızla şakağına dayadı.Duraksamadı.Bir anda çekti tetiği.Silah patladı…
Her taraf çınlayan bir sessizliğe büründü ve kendini son kez seçim yaptığı sapakta buldu tekrar.Yerde duran parçasına baktı.Bıraktığı şekilde duruyordu.Uzanıp kaldırdı yerden istemsizce.Düşük omuzlarına taktı.Cümleler sonunda aklına yetişti ve düşük omuzlarında asılı “beklentilerle” doğruldu banktan.Acıkmıştı, bir sigara yaktı…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder